Hakkımızda
Yüzde yüz müşteri memnuniyetini ve üstün kalite standartlarını esas alarak kısa sürede ulusal ve uluslararası alanda franchising’ler vererek ağımız genişlemeye başladı. Markanın, açık ve kapalı ortamlar, çeşitli büyüklükteki alanlar ve farklı mimari yapılara kolayca entegre olabilen fiziki yapısı sayesinde geleneksel ve modern çay çeşitlerini her alanda ileri teknoloji ile çayseverlere sunma imkanı bulduk. Çayı sen her an gelebilirsin diye taze tutma fikrimiz, 2000’li yıllardan itibaren benimsenmeye başlanan ve yaygınlaşan “café” kültürüne karşı samimi ve sağlıklı bir alternatif olarak doğdu. Çayseverlere geleneksel siyah çayın yanısıra lezzetli ve sağlıklı olmak koşuluyla pekçok farklı çay çeşidini de tatma imkanı sunan Çaytaze kiosk ve mağazaları, aynı zamanda sağlıklı atıştırmalıkları ve leziz tatlıları da bir arada bulabileceğin mekanlar… Sanıyoruz ki Çaytaze fikri, pekçoğumuza özlediğimiz gerçek değerlerimizi hatırlattı. Her geçen gün artan çaysever sayısı ve Çaytaze kiosklarının yayılma hızı bize bunu gösteriyor.
Geleneğin lezzeti kontrol altında
Çayı her an taze tutabilmek için sadece en kaliteli ürünleri kullanmak yetmez. Tavşankanı bir çay için demlenme süresini, en kaliteli lezzet için demin ve suyun içilebilir olduğu süreleri saniyesi saniyesine takip ediyoruz.
Türkiye’de Çay
12. yüzyılda Hoca Ahmet Yesevi’nin çay ile tanıştığı ve sağlıklı bir içecek olduğu için hastalarına da içirdiği biliniyor. 1800’lerin sonuna doğru İstanbul’daki bazı dükkanların çay satmaya başladı ve Osmanlı halkı ve yönetiminin çay ile böylece tanıştı. 1900’lerin başında II. Abdülhamit döneminde Bursa civarında birkaç yetiştirme denemesi yapıldı. Bu denemeler ekolojik koşullar nedeniyle başarılı olamadı. Botanik uzmanlarının yaptığı başarılı araştırmaları sonucu 1924 yılında Rize’de çay üretimi için meclisten onay alındı. 1930’larda Gürcistan’dan 70 ton siyah çay tohumu alınarak Rize’ye ekildi ve Rize bunu izleyen süreçte çay bitkisi ile birlikte anılmaya başlandı. II. Dünya Savaşı’nın ardından kahve fiyatlarının yükselmesiyle birlikte çay ekonomik, lezzetli ve sağlıklı bir alternatif olarak teşvik edilmeye başladı. Atatürk’ün teşvikleri ve bölgesel kalkınmanın sağlanmasıyla birlikte Türkiye çay üretimi ve ticareti konusunda önemli bir noktada yer almaya başladı.
Avrupa’da Çay
16. yüzyılın ortalarında tanıştı ve bunu takip eden iki yüzyıl içinde bu sağlıklı bitki İngiltere, İrlanda, Almanya ve Hollanda’nın vazgeçilmezi haline geldi. Tüketim bu denli artınca Portekiz ticaretini yapmak yerine tohumlarını ekip yetiştiriciliğini yapmaya başladı. Avrupalı yetiştirdiği çayı kendisi içmekle kalmadı, 1800’lerden itibaren ihracatını yapmaya da başladı. Böylece çay, Uzakdoğu ve Avrupa’dan sonra dünyanın birçok yerinde tanınan ve sevilen bir içecek haline geldi. Her ülkede o kültür ile yoğruldu ve bu kültürlere entegre oldu. Artan talebi karşılamak ve çayın kalitesini korumak için bugün halen dünyanın en verimli çay üretim alanları sayılan Assam ve Seylan adalarında çay bahçeleri oluşturuldu.
Uzakdoğu’da Çay
Çayın, medikal amaçlarla kullanıldığı bilinmeyenlerle dolu bir uzak tarihi var. Bu konuda tüm kaynakların hemfikir olduğu tek konu yapraklarının şifalı olduğuna inanılan çay bitkisiinin kurutulmuş veya yaş olarak medikal amaçlı kullanılmış olması.
M.Ö. 2737 yılında, Büyük Çin İmparatoru Shen Nung’u, kokusu ve tadıyla etkileyen bu özel yaprak, önce Çin’de popüler hale geldi, ardından Uzakdoğu yolculuğuna Kore, Vietnam ve Japonya ile devam etti.
Kurumsal Talepler
Çaytaze'nin kalite kontrolü yapılmış ürünlerini müşterilerine sunarak fark yaratmak isteyen kurumsal müşterilerimizin toptan taleplerine karşılık vermekteyiz.
Aşağıdaki formu doldurup taleplerinizi bize iletebilirsiniz. Müşteri temsilcilerimiz sizinle hemen irtibata geçecektir. Talepleriniz en kısa sürede yanıtlanacaktır. Çaytaze ile taze günler dileriz...